Köyden Şehire: Bir Gençliğin Zorlukları ve Başarıları

Merhaba değerli dostlar .Bugün sizlere sıcacık bir yaşanmış hayat hikayesi eşliğinde günümüzün
ekonomik koşulları nedeniyle köyden kente göç eden gençlerimizin yaşam mücadelesini anlatmak
istiyorum. Bende güzel ülkemizin küçük bir ilçesi olan Karabük /Yenicede doğmuş biri olarak bu
sıkıntıları büyükşehir hayatının ilk zamanlarında yaşadım. Yaklaşık 30-35 yıl önce köylerde doğan
çocuklar 15-20 yaşlarına kadar köyde ailesinden ve çevresinden öğrendikleri saygı, örf ve adetler ile
yetişirdi. Bu çocuklar, köyün sıcak ve samimi ortamında büyür, doğayla iç içe, toplumsal değerlerin
hakim olduğu bir yaşam sürerlerdi. Ancak, bu çocukların şehir hayatına, yani gurbet dedikleri hayata
adım atmaları, bu yeni dünyada nasıl kayboldukları veya başarılı oldukları, oldukça dramatik bir
dönüşüm sürecini içerir.
Köydeki Yaşam ve Şehre İlk Adım
Köyde çok farklı bir yaşam vardır.Bne köyde büyümedim ama güzel ilçemizin çocukluk çağlarımdaki
nüfusu da hani öyle çok fazla değildi, komşuluk ilişkilerimiz güçlü, insanlar birbirine saygılı ve
toplumsal normlar sıkı sıkıya bağlıydı bu güzel yenicemiz de . Şehir ise bambaşka, çok farklı bir
hayattı. Şehirde yaşam, hızlı tempolu, bireysel ve çoğu zaman rekabetçi bir yapıya sahipti. Köyden
şehre göç eden bir genç, bu yeni yaşamın diline, yaşam tarzına ve saygısızlıklarına uyum sağlamak
zorundaydı. Şehirde hayatta kalmak için çırpınan bu gençler, köyde öğrendikleri değerleri korumak
için büyük bir mücadele veriyorlardı.
İşte burada benim çok değer verdiğim bir arkadaşımın hayat hikayesiyle yazıma devam etmek
istiyorum.Bir akrabasının yanına gelen o zamanların genci orada sadece 5 gün kaldıktan sonra altıncı
gün kendini yük gibi hissettiğinden dolayı zile basamayıp artık ayakları üzerinde durması gerektiğine
kara vermişti.. Kasım ayında parası bitmiş ve dışarıda kalmıştı. Köyde aldığı görgü ve saygıdan dolayı
zile basamamış ama sanayide iş bulup çalışmaya başlamıştı.
İlk İş Deneyimi ve Karşılaşılan Zorluklar
İlk iş deneyiminde de karşılaştığı zorluklar, parasızlık ve çalıştığı yerde köylü gibi konuştuğu için alay
edilmesi, onun için ayrı birer dert olmuştu. Şehirde çalışmak, köyde öğrendiği değerlerle çelişen
birçok durumla karşılaşmasına neden oldu. İş yerindeki kişiler arasındaki saygısızca şakalar ve kaba
davranışlar, onun için alışılması zor bir durumdu. Ancak, genç adam saygısını kaybetmeden, zamanla
şehre alışmış ve bu zorlukların üstesinden gelmişti çünkü ayakta durmak ve güçlü olmak zorundaydı.
1971 doğumlu olan bu arkadaşım şimdiki gençlerin ve çocukların toplumun bozulduğunu, eski örf ve
adetlerin kalmadığını gözlemlemekteydi. şehrin diline de alışan günümüz gençleri köylerine ziyaret
maksadıyla gittikleri zaman ise köyde şehirdeki gibi konuştuklarında "şehirli ağzı gibi konuşuyorsun"
denirken, şehirde de "kaba köylü" olarak adlandırılmaktaydı. Bu durumda kendilerini ortada kalmış
gibi hissediyorlardı. Ama önemli olan içlerindeki o öz saygı duygusunu asla bırakmamaya çalışırken
onlarda zamana yenilerek günümüz gençleri gibi maalesef diyorum saygıdan uzak , aile değerlerini
tam olarak anlamayan ve kendilerini dijital çağın esirliğine bırakarak büyükşehrin o büyüsünde
kayboldular
Toplumdaki Değişim ve Yozlaşma
Peki ya şimdiki köyler ; Günümüzde ise köylerde bile saygı ve selamlaşma kalmamış, kendini
beğenmişlik artmış durumdadır. Eskiden köylerde komşuluk ilişkileri güçlü, insanlar birbirine yardım
eder ve toplumsal normlara sıkı sıkıya bağlı kalırken, günümüzde bu değerlerin büyük ölçüde
kaybolduğu görülmektedir. Köyden şehre göç eden bu gençlerin yaşadığı kültürel ve duygusal
dönüşüm, sadece bireyin değil, aynı zamanda toplumun da değişimini gözler önüne sermektedir.
Bu gözlemlerim ile birlikte şunu söyleyebilirm ki köyden şehre göç eden bir bireyin yaşadığı
kültürel ve duygusal dönüşümün çarpıcı bir örneğidir bu arkadaşımın hikayesi. Bu dönüşüm, sadece
bireyin değil, aynı zamanda toplumun da değişimini gözler önüne sermektedir. Köyden şehre göç
eden gençler, hayatta kalma mücadelesi verirken, köyde öğrendikleri değerleri korumaya çalışmış ve
bu süreçte büyük zorluklar yaşamışlardır. Ancak, bu zorluklar aynı zamanda onların olgunlaşmasına ve
hayata daha güçlü bir şekilde devam etmelerine katkıda bulunmuştur. Umarım ki günümüzde
insanların artık aradığı o huzur ve sessizliği bulmak için tersine olan göç yani şehirden köye veya hobi
bahçleri adı altında köyde kurmaya çalıştıkları o yaşam felsefesi bizlere artık sıkı sıkıya sahip çıkmamız
gereken o öz kültürümüzü özellikle gençlerimize yeniden kazandırır.