DEVLETİ TÜCCAR GİBİ YÖNETMEK
Gündem
Yayın: 12 Eylül 2024 - Perşembe - Güncelleme: 12.09.2024 12:41:00
Editör -
VEYSEL DAYI
Okuma Süresi: 5 dk.
Bir zamanlar, devleti bir tüccar mantığıyla yönetmenin fazileti üzerine derin konuşmalar yapılıyordu. Devlet, bir anonim şirkete benzetiliyordu ve hızlı karar alınabilmesi için bu yöntemin kullanılması savunuluyordu.
Bugün geldiğimiz noktaya, belki o günlerde atılan tohumla ulaştık.
"Yetmez ama evetçi" denilen liboşların desteğiyle almak için yapılan rejim değişikliğiyle artık hızlı karar almanın önünde bir engel kalmadı. Tek Adam, her istediğini ve aklına eseni rahatlıkla yapabiliyor. Yani, artık devlet bir anonim şirket gibi yönetiliyor.
Cumhuriyetin tüm nimetlerinden yararlanarak her göreve gelebilenlerin bilinç altındaki düşmanlık olayı çok basite indirgeyebiliyor.
Sorunların çözümünde pansuman tedbirlerle sonuç alabileceklerine kendileri gibi milleti de inandırmaya çalışıyorlar.
Örneğin, başını almış giden işsizliği çözmek için buldukları yöntem kulağa çok hoş geliyor. Türkiye'de bilmem kaç iş yeri var, bunlar birer kişi alsalar beş milyon kişiye iş verilir mantığını işletiyorlar. Bu işsiz olanlara hoş gelebilir. Ancak, iktisat biliminin kendi kuralları bu yönteme ne kerte cevaz verir bilinmez.
Ekonominin temel kuralları arasında üretim başta gelen faktörlerdendir.
Üretime yönelik bir çabası olmayan ve cari açık veren ülkelerde işsizliği çözmek pansuman önlemlerle gerçekleştirilebilir mi?
Devleti bilmeden, devleti öğrenmeden devletin başına geçenler "ben yaptım oldu" mantığıyla her şeyi yapabileceklerine kendilerini inandırmış görünmektedirler. Ne yazık ki, bu da zaman içerisinde ters tepmekte, zaten ite kalka yürüyen ekonomiye büyük zarar vermektedir.
Türkiye'mizde iktidarlar genellikle ekonomik çöküntüler sonrasında değişmektedir. Başta bulunan bu hükümet bir ekonomik çöküntü sonrası sıçrama yapmış ve iş başına gelmiştir. Şimdi görünen o ki, bu hükümeti de bir ekonomik çöküntü götürecektir. Artık, çok sabırlı olan çiftçinin bile yürümeye başlaması, tepkisini koyması bunun somut bir örneğidir.
Bundan önceki hükümetler, devletin genleriyle pek oynamamışlardı. Bu anlayış fırsatı iyi değerlendirip devletin her şeyiyle de oynayarak işleyişi zora sokmuştur.
Nasıl ve nereden geldiği belli olmayan sıcak paralarla lale devrinin yaşandığı ülkemiz hızla bir çöküntüye gitmektedir.
Kalkınmayı ve gelişmeyi binaya, yola ve betona endeksleyen bu anlayış vergi toplamayı da çok güzel becermektedir. Neredeyse, uçan kuştan vergi alınmaktadır. Artık, Orhan Veli'nin dediği gibi su ve hava bile bedava değildir. Katmerli vergilerle ulaşabilmektedir insanlar bu iki nimete. Toplanan vergiler ve yapılan harcamalar şeffaf değildir.
Artık öylesine pervasızlaşmışlardır ki; açık açık bu düzeni yıkacağız diyebilmektedirler. Onun için bugün konuşma zamanıdır. Aklı eren,herkesin konuşma zamanıdır. Korkanlar, pusanlar bilmelidirler ki, insanlar sadece konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludurlar. Bu karabasan def edilemezse, bir daha konuşma şansları da olmayacaktır.
Devleti tüccar gibi yöneteceğim diyor. Gerekçesi hızlı karar alabilme. Oysa, denilmek istenen, ben kural mural tanımam. Yasa masa bana vız gelir. İstediğimi yaparım. Kamu ihale yasasının defalarca değiştirilmesi, nereden buldun diye sorabilmenin sonlandırılması bu hızlı karar almanın birer parçasıdır.
Tüm yetkiyi tek adama vermenin altında yatan da budur. Bunun altında yatan da, cumhuriyeti sonlandırma anlayışıdır.
Elbette bunlar da bazı şeylerin farkındadırlar. Halkın öfkesini dizginleyebilmek için şirin gözükmenin yollarını da aramaktadırlar. Sosyal devletin gereğini gerçekleştirmek yerine, insanların onurlarını ayaklar altına alıp göstermelik yardımlarla bu işi kotarmaya çalışmaktadırlar.
Hamasi ve bol dini temalı konuşmalarla şimdilik bunu başarabilmektedirler. Ancak, ekonominin temel kuralları pansuman tedbirleri bir yere kadar götürür.
Ekonomi biliminde bazen palyatif önlemler işe yarayabilir. Ancak, bunun sürdürülebilir olması mümkün değildir.
Kısacası, tüccar devlet anlayışının sonu gözükmeye başlamıştır. Bu millet bunu da aşar. Ancak, tahribat öylesine büyüktür ki, onun için bazıları "benden sonra tufan" diyebilmektedirler.
Yorumlar (0)