Başvuru Yapmadım Ama İşe Alındım(!)


Nasıl mı? Gelin birlikte okuyalım.
Başka ülkede yaşayamam dediğim liyakatin başka bahara kaldığı canım Ülkemde bir öğlen vakti çalan telefonumun diğer ucunda bir belediye başkanı.
Merhaba…dedi
Ses tonunda müjde verir gibi bir heyecan var. Tebrik ediyordu,
"İl özel idarede işe başlıyorsun"
Ihh!
O an zaman duruyor sanki. Ne başvurusu? Ne işi? Ben basın sektöründe çalışıyorum..
Hayatımı kelimelerle, haberle, 7/24 çalışarak kazanıyorum.
Özel idareyle ne ilgim olabilir. Ki ?
Kısa bir duraksama, ardından nazik ama net bir cevapla,
“Sayın başkan, ortada bir yanlışlık olmalı. Ben böyle bir başvuru yapmadım.” Dedim..
Bir sessizlik... Sonra anlaşılıyor ki yanlış kişi aranmış. Ama bu ‘yanlış’, sadece bir telefon numarasıyla sınırlı değil. Asıl yanlış çok daha derin, çok daha sistematik.
Çünkü liyakat, yine kaybeden taraf oldu.
Benim adım belki de bir listeye "yanlışlıkla" yazılmıştı. Ya da aramak istedikleri kişiyle aynı ismi taşıyordum.
Belki de sadece rastgele çevrilen bir numaraydım.
Sonuçta, bir kamu kurumuna alınacak personelin, kimin neyi bildiğiyle, hangi vasfa sahip olduğu ile değil, kim tarafından arandığıyla belirlendiği bir düzenin içinde olduğumuzu anladım..
Bu çağrıyla birlikte, torpilin ne kadar sıradanlaştığını, liyakatsizliğin ne kadar içselleştirildiğini bir kez daha yaşadım..
Yaşadım da ne oldu…
Hayat devam ediyor işte… Yanlışı doğrusu ile…
En acısı da ne biliyor musunuz? Bu telefon, liyakat sahibi olmayan birinin işe alındığının itirafıydı. Hem de daha işi kabul etmeden. Ve o liyakatsiz atama, farkında olmadan, ironik bir şekilde, ilk ağızdan bir gazeteciye/basın mensubuna açık edildi.
Şimdi ben bu satırları yazarken, kim bilir kaç “yanlış” numara daha çevriliyor, kaç kişi "hiç başvurmadığı" işe alınıyor olabilir dersiniz?