SADECE BİR ADAM

Yaşam Yayın: 09 Ocak 2025 - Perşembe - Güncelleme: 09.01.2025 11:24:00
Editör -
Okuma Süresi: 3 dk.
Takip EtGoogle News
Işıklarda uyusun Usta Yazar Orhan Selen yazdığı bir yazıda    Sokrates ve öğrencisi Sofokles arasında yaşanan bir olayı nefis bir şekilde  ele almış ve yüz yıllarca önce yaşanan bir olayı  günümüze yansıtmış. Ve,bir insanlık dersini bugünlere taşımış.
 
Yüzyıllar ötesinden bugünlere ders verecek birbiçimde geçen konuşma Orhan Selen ağabeyimizin yazdığı şekliyle şöyle:
Socrates bir gün öğrencisi Sofokles’e demiş ki:
“Öğrenciler birazdan derse girecek, kaç kişi olduğunu say bana bildir.
Sofokles kapıya dikilmiş ve başlamış içeri girenleri saymaya…
Socrates sormuş:
“ Kaç kişi var”?
“Sadece bir kişi !”
“ Nasıl olur içeriye birçok kişinin girdiğini gördüm.
“Bu sınıfa birçok kişi girdi. Ancak kapının önünde bir taş duruyordu.
Hiç biri o taşı kaldırıp yan tarafa koymadı. Ancak en son giren öğrenciniz Platon
Onu kaldırıp kenara koydu. Onun için orada sadece bir adam var”
 
Günümüzde yaşadığımız duyarsızlıkları görünce Sofokles'in sözlerinin ne denli güzel, içerikli ve önemli olduğunu görüyoruz. Elbette, bir çok arkadaşının görmediği taşı alıp kaldıran öğrenci Platon'un  davranışının asilliğini de..
O günlerden bugüne çok anlamlı  bir mesajdır bu..
Ne yazık ki, artık insanlar vahşi kapitalizmin tutsaklığında  hep kendilerini düşünür, başka yöne bakmaz hale gelmişlerdir.
Dayanışma, imece, yardımlaşma, sorunu görme unutulmuştur.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı egemendir toplumda.
Gemisini yürüten kaptandır.
Suya sabuna dokunmamak yaşanılan çağın en büyük argümanıdır.
Konuşması, duyması, görmesi gerekenler artık üç maymunu oynamayı doğal saymaktadırlar.
Diz boyu haksızlıkların karşısında, en yiğitler bile susmayı yeğlemektedirler.
Oysa, Sofokles ne güzel ders veriyor. Sorumlu ve duyarlı davranan Platon'u  adam yerine koyarak.
Bu duyarsızlıktandır derelerimizin, denizlerimizin çöplük haline gelmesi. Ormanların cayır cayır yanması,   kolay kazanma tutkusundandır.
Hırsızlıklar, vurgunlar, soygunlar düzenin en olağan işleri arasındaysa, emperyalizmin yoz kültürünün içimize sinmesindendir.
Yüce dinimizin  siyasette ve ticarette çok kazanma hırsına alet edilmesi bu yüzdendir.
Taş bir iken alınmayınca, çoğaldığında alınması zorlaşacaktır.
Herkes ayağına takılan taşı kaldırmış olsa, taşlar çoğalmayacak ve bir dayanışma ortaya konacaktır.
Yardımlaşmanın, imecenin önemini topluma yararlı işlerde kullanmayı boşa emek diye tanıyan  akıl, çalmaya, çırpmaya gelince örgütlü bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bu toplum giderek benliğini yitirmektedir.
"Biz" yerine "ben" duygusu hoyrat bir şekilde kendini göstermektedir.
"Komşusu açken  tok yatan bizden değildir" anlayışı, hızla bencilliğe ve bireyselliğe doğru gitmekte, insanlar güç sahibi olmakla egolarını tatmin etmektedirler.
Aslında tüm bunlar insanları yalnızlığa itmekte, kalabalıklar arasında yalnız kalan insanlar kafalarını yemektedirler. Yabancılaşma da için cabası olmaktadır.
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.