GÖRÜNMEYEN EMEK: Ruhsal Emek

SOSYOLOG ELİF ÖZCÖMERT
-1 Mayıs… Alın terinin, emeğin, mücadele tarihinin günü. Gözle görülmeyen, gerçekte var olan Ruhsal emekten bahsetmek istiyorum bugün…
Ne bordrolarda görünür, ne vardiya çizelgelerinde… Hatta çoğu zaman kişi kendi bile fark etmez kendi Ruhsal emeğini.
Sabah erken kalkmak, geç saate kadar çalışmak… Bunlar ölçülebilir. Peki ya, her gün işe giderken içinizde susturduğunuz o ses?
"Bu yük bana fazla geliyor."
"Yeterince iyi miyim?"
"Bugün de kendimi yok sayarak devam edeceğim…"
İşte bu, görünmeyen mesainin sesidir. Çalışan bir annenin “gülümseyerek güçlü görünme” çabasıdır. Müdürünün saygısızlığı karşısında sessiz kalan çalışanın “bir şey demesem daha iyi” düşüncesidir. Her sabah o kapıdan girerken kimliğinden, duygusundan, hatta bazen adından feragat eden herkesin ortak yalnızlığıdır Ruhsal emek.
Bir çalışan sadece elini değil, zamanla benliğini de verir kuruma. Duygularını geri çeker, taleplerini erteler. Bunun adı da tükenmişlik olur. Kimi zaman aniden gelir, kimi zaman yıllar içinde sessizce büyür.
Emek sadece fiziksel yorgunluk değildir. Birinin gün boyunca yaptığı işi değil, bu işi yaparken kendini nasıl taşıdığını da sormalıyız.
Çalışırken “görülmek”, sadece takdir edilmek değil, insan yerine konmak demektir.
İş ortamında “anlaşılmak”, performansın değil, psikolojik ihtiyaçların da önemsenmesi demektir.
Bugün 1 Mayıs. Kutlamalardan çok farkındalıkların konuşulduğu bir gün olmasını diliyorum...
Bu farkındalık, ancak zihinsel yükleri de konuşmaya başladığımızda tam anlamını bulacağına inanıyorum.
Çünkü insan sadece bedeniyle değil, tüm varlığıyla emek verir.
Ve gerçek dayanışma, görünmeyeni görmeye niyet etmekle başlar.
Her çalışana, her duygusunu bastırarak emek vermeye devam eden herkese en içten sevgi ve saygılarımla…