Hayatımıza Değer Katan Güçlü Yürekler

Dünya Kadınlar Günü, yalnızca bir takvim yaprağından ibaret değil, kadınların toplumdaki yerini, emeğini ve mücadelesini hatırlamak, hatırlatmak için bir fırsattır.

Kadın, anne olur, öğretmen olur, doktor, mühendis, sanatçı, bilim insanı olur. Kadın, hayata dokunduğu her alanda iz bırakır, fark yaratır. Kadınlara değer verilen toplumlarda hoşgörü vardır, barış vardır, huzur vardır. Kadın sabrın, umudun, sevginin, fedakârlığın, iyiliğin, güzelliğin sembolüdür

Kadın demek, emek demektir. Sabah gün doğmadan evini çekip çeviren, çocuklarını büyüten, aynı zamanda iş hayatında var olabilmek için çabalayan kadınlarımız, toplumun gizli kahramanlarıdır. Ancak ne yazık ki kadınlar, emeklerinin karşılığını almakta hâlâ birçok engelle karşılaşıyor. Eşit işe eşit ücret mücadelesi, cam tavan sendromu, eğitimde ve iş hayatında fırsat eşitliği gibi konular, kadın haklarının yalnızca bir gün değil, her gün savunulması gerektiğini gösteriyor.

Kadın sadece fedakâr bir anne, iyi bir eş ya da işinin ehli bir çalışan değildir. Kadın, bireydir. Kendi ayakları üzerinde durabilen, özgürce kararlar alabilen, eşit haklara sahip bir birey olarak toplumun her alanında desteklenmelidir. Bu destek sadece sözle değil, eğitimde, istihdamda, siyasette ve sosyal yaşamda somut adımlarla gösterilmelidir.

Bugün, kadınların başarılarını kutlamak kadar, karşılaştıkları zorlukları da hatırlamak gerekiyor. Şiddete uğrayan, sesi duyulmayan, emeği görmezden gelinen kadınlar için hep birlikte ses yükseltmek şart. Çünkü güçlü kadın, güçlü toplum demektir.

Ne güzel söylemiş Neşet Ertaş: “Kadın insandır, biz insanoğlu...” Bu anlamlı günde başta şehit-gazi annelerinin ve fedakarlıklarıyla toplumu ayakta tutan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü en kalbi duygularımla kutluyorum.