“Kaygı Bozukluğu Nedir, Ne Değildir?”


Önemli bir kararın eşiğindeyken hepimizin zaman zaman kaygılar yaşaması doğal bir olgudur.
Bir toplantı veya görüşme öncesi, sınavlara hazırlandığımız dönemler ve sınav öncesi heyecan yaşamamız, gerçekleşecek, sonucu belirsiz durumlar huzursuzluk hissetmemize sebep olarak beraberinde kaygıyı getirebilir.
Peki ya bu his, sebepsiz yere ve sürekli hâle gelirse? Tekrarlanan, kronikleşen kaygı, doğallıktan çıkar ve bir bozukluğa dönüşebilir.
Kaygı bozukluğu, sadece “çok stresliyim” demek değildir. Ne yazık ki, toplumda bu durum hâlâ yanlış anlaşılabiliyor. Kaygı bozukluğu yaşayan biri, “boş ver, takma kafana” gibi iyi niyetli ama etkisiz cümlelerle baş başa kalabiliyor. Oysa kaygı bozukluğu; zihinsel, duygusal ve bedensel belirtilerle kendini gösteren ciddi bir ruhsal sağlık sorunudur.
Kaygı Bozukluğu Nedir?
Kaygı bozukluğu, kişinin sürekli endişe, korku ve huzursuzluk hissetme durumu ve bu durumun, günlük yaşamı zorlaştıran bir hal almasıdır. Esas sorun aslında "çok düşünmek" değildir. Ortada gerçek bir tehdit olmadığı zaman ve durumlarda, beyin tehlike varmış gibi tepki vermeye başlar. Vücut bu tepkilerden etkilenir ve kalp atışları hızlanır, kaslar gerilir, nefes almak zorlaşabilir.
Yani bir kişi kaygı bozukluğu yaşıyorsa, zihni bir yangın alarmı gibidir: Ortada duman bile yokken, sürekli tehlike alarmları, sinyaller çalışmaya başlar.
Unutulmaması gereken, kaygı, seninle aynı anda milyonlarca kişinin hissettiği bir şey olabilir. Fakat seninki biricik. Ve onunla baş etmek için doğru yerde ve doğru zamandasın.
Kaygı Bozukluğu Ne Değildir?
· Zayıflık değildir. Bu hastalığı yaşayan insanlar son derece güçlü olabilir. Kaygı, kişilikle ilgili değil, beynin çalışma biçimiyle ilgilidir.
· Geçici bir stres hali değildir. Stres kısa sürelidir, kaygı bozukluğu ise kronikleşebilir.
· Abartı değildir. “Sen de her şeyi çok büyütüyorsun” demek, kişinin yaşadığı duyguyu küçümsemek olur. Bu, empati değil, yargıdır.
Kaygı Bozukluğuyla Baş Etmek İçin 5 Tavsiye
Kaydı bozukluğunda yaşanan ataklarda, anda kalmayı sağlayacak çeşitli yöntemler stres seviyesini düşürmeye yardımcı olur.
1. Düşüncelerinizi yazıya dökün. Zihnindeki endişeleri kâğıda dökmek, onları dışsallaştırır ve daha net görmeni sağlar. Bazen bir düşünce sadece kafada kalınca daha tehlikeli görünür.
2. Nefes egzersizleri yapın. Bilinçli, derin nefesler sinir sistemini sakinleştirir. 4 saniye nefes al, 4 saniye tut, 4 saniyede ver. Günde 5 dakika yeterli olabilir.
3. Küçük adımlarla ilerleyin. Büyük hedefler, kaygıyı artırabilir. Gününü böl, küçük başarılarla ilerle. “Bugün sadece şunu yapacağım” diyebilmek bile iyileştiricidir.
4. Bedeninizi unutmayın. Egzersiz yapmak, yeterli uyumak ve dengeli beslenmek; psikolojik dengeyi doğrudan etkiler. Zihin, bedenle yakından bağlıdır.
5. Gerekirse profesyonel destek alın. Kaygı bozukluğu, terapiyle ve gerektiğinde ilaç desteğiyle kontrol altına alınabilir. Bu, yardım istemenin değil, iyileşmeyi seçmenin göstergesidir.
Kaygı bozukluğu, yaşandığında kişinin dünyasını daraltabilir. Ama doğru destekle, bilgiyle ve anlayışla bu döngü kırılabilir. Çünkü iyileşmek mümkün. Yeter ki kişi kendini yalnız hissetmesin ve doğru yerden destek alabileceğini bilsin.