24 Nisan 2025 - Perşembe
ONURLU BİR ÇEVRE MÜCADELESİ
Yazar - MUSTAFA AKAY
Okuma Süresi: 4 dk.

MUSTAFA AKAY
-Gerede, Bolu İlimize bağlı şirin bir ilçemiz. Yaylaları ile ünlü. Tarım ve hayvancılıkta ileri bir düzeyde. Gelişimini Osmanlı Döneminden itibaren dericilikle yakalamış. Tabakhaneleriyle bilinen bir yer.
Esas gelişimini ise Cumhuriyetle birlikte sağlamış. Ancak, ilk kuruluş yıllarında isyanıyla da biliniyor. Düzce'deki isyanla birlikte kalkışma olayları da künyesine yazılmış. Türkiye'nin en soğuk yerlerinden birisi.
Ekonomik büyümesinde Ankara İstanbul Yolunun buradan geçmesinin de payı var. Yol üzerinde onlarca akaryakıt istasyonu yıllarca birer fabrika gibi çalışarak, ekonomik girdi ve istihdam sağlamış bu ilçeye.
İnsanları iyi ve yurtsever. Softalar artık azınlığa düşer gibi olmuşlar.
Osmanlı dönemindeki tabakhane faaliyetleri günümüzde fabrikalara dönüşmüş. Geçmişten gelen dericilik kültürü yeni fabrikalarla sürdürülüyor. Gerede, Türkiye'nin deri üretiminde %40'lık bir paya sahip.
Anadolu'da bir ilçede 70'e yakın deri fabrikasının olması ekonomik kalkınma ve istihdam açısından önemli. Deri İhtisas Organizenin kapasitesi ise 127 fabrika olarak belirlenmiş. Şu anda, binlerce işçi çalışıyor, istihdamın 50 bine çıkarılması da amaçlanıyor. Bunlar, güzel gelişmeler. Ancak, büyük bir sıkıntıyı beraberinde getiriyor bu çalışmalar.
Çevre kirliliği deniliyor bu sıkıntıya.
Türkiye'mizin en belirgin sıkıntılarının başında geliyor. Batı'nın ilk sanayileşme dönemlerinde paldır küldür yaptığı işleri biz, sürdürmeyi bir şekilde beceriyoruz. Vahşi kapitalizm, önce para dediği için insanı ve doğayı ikinci plana itiyor. Onlar paranın peşindeler.
Onun için ormanı kesiyor, dereyi ve denizi kirletiyor, toprağı hoyratça katlediyor.
İşte, Gerede de yapılan bu.
Onca, deri fabrikasının kimyasal atıkları, Gerede Çayı üzerinden bir bölgeyi tehdit eder duruma geliyor. Tam 300 kilometrelik bir hatta bulunan akarsu ve toprak kirletiliyor, halk sağlığı tehditle karşı karşıya bırakılıyor. Öyle ki, Köroğlu Dağlarından çıkıp Yenice Irmağı adını alan akarsu başta Eskipazar olmak üzere; Karabük, Yenice, Gökçebey, Devrek, Çaycuma, Filyos hatta Kastamonu'nun Araç ilçesini bile etkiliyor. Bir vahşet ortaya çıkıyor. Bu vahşetten büyük bir nüfus olumsuz etkileniyor. Akarsudaki börtü böcek ölüyor, balık yaşamıyor. Toprak kirliliği ile birlikte hava kirliliği de ortaya çıkıyor. Tarım ve hayvancılık olumsuz etkileniyor.
Milyonluk fabrika kuranlar, deşarj tesislerini kurmadıkları için, kirli ve zehirli kimyasal dolu atık suları dereye boca ediyorlar.
Ne yazık ki, buna birileri göz yumuyor. Atık sistemlerini kurma yolunda hiçbir çalışma olmazken, kurmayanlara bir yaptırım da uygulanmıyor.
Bir garabet var ortada. Valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler suskunlar.
Çevre Bakanlığının umurunda değil. Para gelsin de nasıl gelirse gelsin mantığı burada da kendini gösteriyor.
Ancak, susmayanlar da var. Bir avuç yurtsever, vatan toprağı kutsaldır anlayışıyla bir mücadeleye girişiyorlar. Kısıtlı olanaklarla, etkinlikler yapıyorlar, hukuka başvuruyorlar, eylemler ortaya koyuyorlar.
Bir avuç yurtseverin bu mücadelesine bölge halkının da destek vermesi gerekirken, halkımız da her konuda olduğu gibi, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" moduna geçiyor.
Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu'nun mücadelesi, kutlu bir mücadeledir. Başta Mehmet Emin Aslan ve Murat Alan olmak üzere, yılmadan, bıkmadan çabalayan bu yurtseverlere selam olsun.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları